Hareketli Menü
ABDESTİ YOKMUŞ
Tilki, ormandan geçerken ağacın başsına oturmuş bir horoz görür. Yenecek iyi bir av olduğunu düşünür. Yukarıya seslenir.
—Selamın aleyküm ey horozların en güzeli, güzeller şahbazı in aşağıya da kılalım birlikte öğle namazını.
— Aleykümselâm ey tilkilerin kurnazı…
Geliyorlar uzaktan bir avcıyla bir tazı…
Bekleyip birlikte kılalım cemaatle namazı.
Tilki, avcı ile tazının gelmekte olduğunu duyunca, tehlikeyi anlar, horoza seslenir:
— Şimdi hatırladım. Abdestim bozulmuştu. Koşup bir abdest alayım, der. Ve oradan hızla uzaklaşır.
SESİMİN GİTTİĞİ YER
Bir gün Hoca'yı bütün gücüyle koşarak ezan okuyor gören komşuları iyice şaşırmışlar.
Birisi :
- Yahu hocam demiş, nasıl iş bu? Ardından atlı
mı kovalıyor seni!
— Hayır demiş Hoca. Sesimin nereye gittiğini anlamak için koşuyorum.
YALANCI ŞAHİTLE HOCA'NIN EŞEĞİ
Hoca şehrin kadısını ziyarete gitmiş. Eşeğini de
mahkeme kapısının önüne bağlamış. Bu sırada yalancı şahitlik suçundan ceza alacak bir adam getirmişler. O devirde böylelerine verilen ceza, bir eşeğin sırtına ters oturtulup çarşı pazar dolaştırılmakmış. Kadı Efendi hocadan eşeğini vermesini rica etmiş. Yalancı şahidi Hoca'nın eşeğine
bağlayıp götürmüşler. O gün akşama kadar eşeğini
beklemek zorunda kalmış Hoca.
Bir başka gün yine Kadı Efendiyi ziyarete gelmiş
Hoca. Yine aynı adamı yalancı şahitlik suçundan getirmişler. Hoca dayanamamış:
- Yahu demiş bana baksana sen. Ya yalancı şahitlikten vazgeç, ya da kendine bir eşek satın al!.
HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşı övünüp duruyormuş:
- İşte ben böyle güçlü ve maharetli bir adamım.
Evet, ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp:
- Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın.
Haydi, atla da görelim.
Adam hık mık etmiş. "Ama demiş ben Halep'te
atladım..." Hoca kızmış:
- Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada!?
TESTİYİ KIRMADAN
Hoca oğlunun eline bir testi tutuşturup çeşmeden su getirmesini istemiş. Çocuk dışarı çıkarken
de ensesine bir tokat atıp:
- Testiyi kırma ha! Diye öğüt vermiş. Bunu gören
komşulardan biri :
- Yahu Hoca demiş, henüz testiyi kırmadan ne diye dövüyorsun yavrucağızı?
Hoca cevap vermiş:
- Testiyi kırdıktan sonra dövmüşüm neye yarar be
birader!
İŞTE AYAKLARINIZ
Üç dört çocuk ayaklarını suya sokmuş oynarlarken Nasreddin Hoca'nın yanlarına doğru geldiğini görmüşler. Bir muziplik düşünmüşler hemen:
- Aman hocam diye bağırmış birisi. Ayaklarımız birbirine karıştı. Bir türlü bulamıyoruz.
— Ya demiş, Nasreddin Hoca, ben şimdi bulurum
onları.
Eline geçirdiği sopa ile başlamış su içindeki ayaklara vurmaya.
Çocuklar zıplayıp kalkmışlar sudan. Hoca gülmüş:
- Tamam mı demiş, herkes ayağını buldu mu şimdi?
